“Tıbbiyeden her şey çıkar, arada sırada da doktor çıkar.”
Cenap Şahabettin’e atfedilen bu sözün arkasında nicelikten ziyade niteliğin manası gizlidir. Modern eğitim hayatının üç saç ayağı Harbiye, Mülkiye ve Tıbbiye’den birini oluşturan bu mektep, hayatın edebiyat ve sanat da dâhil her alanında kendisine yer bulmuştur. Bu alanlardan bir tanesini de ismi ile bir sembol haline gelen Tıbbiyeli Hikmet ve arkadaşları oluşturur.
Tıbbiye de diğer ve yeni açılan fakültelerle birlikte, ayrıca mesleklerin içeriklerinin sürekli artması ve hâkimiyetin zorlaşması ile birlikte kendi alanlarının içine gün geçtikçe daha çok hapsolmalarının neticesi olarak arada sırada doktor çıkaran bir mektep olma özelliğini büyük oranda kaybetmektedir.
Bununla birlikte 2008 yılında Tıbbiyelilerin Tıbbiyeli Hikmet’in izinde sürdürdükleri milli mücadele ruhunun yeni bir yansıması ortaya çıkmıştır. Milli mücadele özellikle savaş, salgın gibi aşikâr ve zorlu koşullara hapsedilen bir ifade olmakla birlikte, zorlu koşullarda verilen emeklerin bir diyeti olarak nispeten rahat dönemlerdeki emekleri de ifade etmektedir, etmelidir. Bunun içindir ki bu bilinçle Türkiye’nin dört bir yanındaki tıp fakültelerinde okuyan ve “Başka kimse var mı?” sorusunun bir karşılığı olan bütün Tıbbiyeliler, Tıbbiyeli Hikmet’in ruhunun günümüzdeki yansımasıdır.
İnsanın en idealist olduğu çağlar, lise ve sonrasında üniversite hayatını içermektedir. Çünkü bu dönemde hayatın kendi dışındaki sorumluluklarını henüz üstlenmek zorunda kalmayan ve bedeni de ruhu gibi genç olan insanlar, mücadelede kendilerini daha güçlü hissetmektedir. Ancak meslek hayatın başlanması ile birlikte bir ikbal kaygısı, aile sorumluluğu, hayatın koşturmacası gibi içinde bulunulan şartların ağırlığı altında ezilen insanlar, üstelik bir de hayatın içinde yalnızlaşmaya başladığında sahip olduğu gücün azalarak kaybolduğunu hissetmektedir. Bu kayıp ile birlikte gençliğinde dünyayı değiştireceğine inanan insanların, zamanla sistemin işleyişinde yeni bir dişliden öte olmadıklarını fark etmeleri gibi hazin bir son ile karşılaşılmaktadır.
İşte 14 Mart Tıbbiyeliler Derneği, zamanın çarklarının arasına tam da bu gerekçelerle sokulan bir çomak olma vizyonu ile ortaya çıkmıştır. Öğrencilik hayatının birikimi, dostluğu ve donanımı ile birlikte meslek hayatına atıldıktan sonra hem gelişim hem de geliştirme kaygısı güden bir organizasyondur.
14 Mart Tıbbiyeliler Derneği, ülkenin farklı illerinden temsilcileriyle tıpkı Sivas Kongresi’ne katılan Tıbbiyeli Hikmet gibi bir masanın etrafında buluşup, geleceği inşa ederken “Biz ne yapabiliriz?” sorusunu soran bir gençliğin vücut bulmuş halidir.
Yasal Hakların Araştırılıp Paylaşılması
Mesleki ve Sosyal Sorunlara Çözüm Önerileri Sunulması
Teknolojik Gelişmelerin Takip Edilmesi
Mesleki ve Kişisel Eğitimler Düzenlenmesi
Mesleğimize Saygınlık
Kazandırılması
Kuruluşun tamamlanmasının ardından Anadolu’nun pek çok farklı ilinde de yeni temsilciler edinmiş, meşaleyi daha ileriye taşımaya gayret etmiş bir gençlik ile karşınızdayız. Bu zamana kadar eğitim ve öğretim hayatı içinde beslenen, halen de hayat boyu öğrenmeye devam ederken, kendisinden beklenen bütün fedakârlıkları da yapmaya hazır halde insiyatif alabilen bir gençlik.
Bugün de o gün olduğu gibi bu gençlik bir masadan ve etrafına dizilen sandalyelerden çok daha fazlasıdır. İlk ortaya çıktığında eğitim sisteminden sağlık politikalarına, kültürel aydınlanma ve toplumsal barışın inşasından geleceğin büyük ve güçlü Türkiye’sine kadar bütün memleketin derdi ile dertlenip yükü ile yüklenmeyi şiar edinen bu gençlik bugün ayakları daha sağlam yere basan ve iddialarından bir adım geri atmamış bir noktadadır.
İnsan kaynağının zaman ve emek neticesinde gelişimi, farklı branşlardan hekimlerin buluşması ve kaynaşması ile birlikte tıp eğitimi, mezuniyet sonrası eğitim ve çalışma hayatının ilk zamanındaki zorluklarla baş edebilme becerilerinin geliştirilerek branş seçimi de dahil uzmanlık eğitimi sürecinde somut çıktılar alınmaya başlamıştır. Artık dernek bünyesinde bir araya gelen herkes bir arada olmanın konforunu hissederek, çalışma hayatında adli, sosyal ve mesleki soru ve sorunlar karşısında birlikte cevap arayabilecek, yeni bir asistanlık, uzmanlık hayatına bir adım önce başlayacak birikimi paylaşacak donanıma ulaşmaya çok yakındır.
Akademik hayata hazırlık sürecinde de herkesin el yordamıyla tekrar tekrar baştan başlamasına müsaade etmeden, birikimler paylaşılarak ve akademik/bilimsel dergi de dahil olmak üzere farklı girişimler bir araya getirilmiş, yayın hayatına başlamıştır.
Bunun yanında deneyimleri ile yolumuzu aydınlatan büyüklerimizden istifade ederek ve gözlemleri, okumaları hayata ve ideallerimize uydurarak sağlık politikaları, tıp eğitimi, sağlıkta dönüşüm gibi başlıklarda yürütülen çalışmalar sonrasında ülkemizin başta sağlık alanı olmak üzere, birlikte çalışma, görev paylaşımı ve güç birliğinin hayattaki karşılığı olan başarı ile taçlandırılmasına emin adımlarla ilerlemektedir.
Bunun bir adım sonrasının nereye ulaşacağını tahmin etmek zor değildir. İlk kurulduğunda örnek bir eğitim sistemi ile dünyaya hitap eden bir vizyonun birleşeceği bir Tıp Fakültesi hayaline bugün bir adım daha yaklaştığımızın farkındayız.
Hayatta bilgi, beceri, donanım olarak bütün imkanlardan istifade ederken, maddi ve manevi bütün kaynaklarını öncelikle kendi insanına ve beraberinde insanlığa armağan etmekten imtina etmeyen Türk Tıbbiyelileri, geçmişten gelen özgüven ile geleceği kucaklamaya hazırdır.
Var olsun Türk Tıbbiyelileri
Ülkemiz için, Dünya için Türk Tıbbiyelileri